Yarım

Yavaşça, paltosunun ilk düğmesini açtı. Cebinden çıkardığı sıcacık eli, birkaç saniye içinde buz kesmişti, ama bu onu sigara içme arzusundan ayıramazdı. Hızlı bir hamle ile diz kapaklarına kadar uzanan koyu renk paltosunun iç cebinden paketi kaptığı gibi son sigarasını da dudaklarının arasına yerleştirdi. Kar iyice şiddetini arttırdığından durağın en köşesine kıvrılmış sigarasını iyice içine çekiyordu. Ölmek istermiş gibi, bıkmış gibi. Geciken otobüsü geldiğinde sigarasının yarısına daha yeni gelmişti. Ya bir saat daha bu soğukta bekleyecekti, ya da sigarasına veda edecekti. Hüzünlü bir şekilde yere attığı sigara birkaç kar tanesiyle kendiliğinden söndü. Şoföre şapka kaldırarak verdiği selam ile otobüsün arkalarına ilerledi. Her zaman ki yerine, cam kenarına oturdu. Cam kenarına oturmadan edemezdi. Oturduğu gibi kafasındaki siyah şapkayı çıkararak üzerinde birikmiş kar taneciklerini temizleyip, özenle taranmış saçlarını düzeltti. Otobüsten iner inmez hızlı adımlarla iş yerine girdi. İçerisinin sıcaklığı içini ısıttı, elleri karıncalandı, sabah çayını zar zor doldurdu. Günlerinin hep aynı şekilde geçtiğini düşünerek hüzünlendi, çayın dumanının ellerini iyice ısıtmasına izin verdi. Evdeki tek kişilik yalnızlığını düşündü. Sigarasına sarıldı.
Ertesi gün, otobüse binmek için bir yarım sigara daha feda edildi.

Yorumlar